Bir gencin mektubu

Sual: Biz fakir gençlerin müşterek derdi, evlenip bir yuva kuramamaktır. Tahsille birlikte para, hemen her kapıyı açıyor. Bunlar yoksa, ister ağzınızla kuş tutun, ister salih olun faydası yok. Çoğu, (Hem salih olsun, hem de zengin ve tahsilli olsun) diyor. Üçünün bir arada bulunması her zaman mümkün müdür? Salih olduktan sonra diğerlerinin üstünde durmalarının sebebini anlayamadık.
Tavsiye üzerine beş-on kişiye gittik. Dağıtıcı olduğumuzu duyanlar, bize iltifat etmediler. Birisi, (Kardeşim, namaz kıl yeter. Başka şey istemiyoruz) dedi. Tamam dedim, işte bu oldu. Kızın babası, (Madem bir yuva kuracaksın, yuvan sağlam olmalı. Evine şunları al, nişanı yapalım) diyerek bir liste uzattı. Bulaşık makinesi ve temizlik robotundan tutun da, mobilyaya kadar, ancak zenginlerin evinde bulunan bütün ev eşyalarını yazmış. Hepsinin değeri birkaç milyarı aşıyor.
Listeyi veren zata gidip, (Vallahi ben banka soyamam) dedim. Bana, tuhaf tuhaf bakarak, (Ne bankası, niçin soyacaksın) dedi. (Verdiğiniz listedeki eşyaları alabilmem için zengin olamadığıma göre, başka çıkar yol yok) dedim. Son cevabı şu oldu: (Evlenecek genç, bu eşyaları hazırlamış olması gerekirdi. Ben evladımı sokakta bulmadım. Benim kızım bunlar olmadan iş yapamaz. Mesela eli ekzamalı, suya dokunamaz. Onun için bulaşık ve çamaşır makinası şarttır.)
(Hani namaz kılmam yeterliydi, madem kızına bunlar şartsa, kendiniz alın) diyemeden ayrıldım.
Başkalarına da gittim. Onlar daha baştan, (Evin var mı, şunları alabilecek misin) diye soruyorlar. Benden hayır cevabını alınca, onlar da hayır diyorlar.
Bir de çok fakir bir ailenin kızına talip oldum. Babası, (Biliyorsun, biz fakiriz. Bütün düğün masraflarını sen yapacaksın. Evine de hiç değilse, şu eşyaları alacaksın) dedi. (Gücüm yettikçe alsam olmaz mi) dedim. (Öteki kızımı senin gibi birisine verdim. Kuru evde, kızcağız perişan oldu. Bunu da aynı duruma düşürmek istemiyorum) dedi.
Hiç bir problem çıkarmayan fakir birisine gittim. O da, (Kızımı yalnız oturtacaksın, yanına anneni istemeyiz) dedi.
Fakir ve orta hâlli bu ailelerden sonra, bakalım bir de zengine gideyim dedim.
İki arkadaş gönderdim. Onlar geliş sebeplerini anlatınca, beni tanıyan zengin şahıs, (Siz müslüman gençlersiniz. Dinimizde küfüv diye bir şart vardır. Küfüv, erkeğin soyda, malda ve şerefte kadına uygun olması demektir. Arkadaşınızı tanırım, tahsilsiz, çulsuzun biridir. Biz zengin, şanlı, şerefli meşhur bir aileyiz. Falanca beyin kızı bir dağıtıcı ile evlenmiş derse, biz elin içine nasıl çıkarız? İyisi mi, siz hiç buraya gelmiş, bize bir şey söylemiş olmayın) diyerek, arkadaşları yolcu ediyor.
Diğer fakir arkadaşlarımız da buna benzer olaylarla karşılaştı. Kimine kısa boylu dediler, kimine çirkin dediler. Kimine de çok iri dediler. Kimini de içgüveyi olarak istediler. Fakat para ve tahsil olsaydı, belki bunlara hiç bakmazlardı.
Efendim, durumlar böyledir. Bu gidişle evde kalacağım...Bir kızın küfvü [dengi] ne demektir? Ana babamız günahkar diye mi başımıza bunlar geliyor? Asalet nedir?
CEVAP
Bahsettiğiniz olaylar, hemen her yerde, her zaman böyledir. Asırlardan beri, (Şimdi rağbet güzel ile zengine) demişlerdir. Bunu yıkmak çok zordur. Bunu ancak, gerçekten dinine bağlı olanlar yıkabilir. Bunlar hiç yok değildir. Bize rastlamamışsa da mutlaka vardır. (Onlar zengindir, bize kız vermez) diye suizan etmek de doğru olmaz. Uygun görülen kapıları çalmalı, bir açan bulunur inşaallah.
Allahü teâlâya duâ edip hayırlısını istemelidir! Rabbimizin bir adı mücîb’dir. Yani kendisine çevrilen elleri boş çevirmez, boş çevirmekten hayâ eder. Yeter ki şartlarına uygun duâ edilsin!
Eskiden Ankara’da zengin, itibarlı bir zat varmış. Evlenen herkes, ona danışırlarmış. (Beyim, falancanın oğlu kızımızı istedi. Verelim mi) derlermiş. Eğer kendileri uygun görürlerse, bu zat da, (Haydi hayırlı olsun) dermiş. Eğer bu evliliğe rızaları yoksa, (Emriniz başımızın üzerine. Fakat bir de kıza, dayısına, amcasına sorsak) derlermiş. Sorup gelenler şöyle dermiş: (Efendim, emriniz başımızın üzerine, ben razıyım. Fakat kız, (Beni evlendirmeye kalkarsanız, intihar ederim) diyor. Amcası ile dayısı, (Ona kız vermeyiz, evlendirilirse, kan gövdeyi götürür) diyorlar. Yine biz sizin emrinize göre hareket ederiz. İtibarlı zat da, ister istemez, (İşin içinde kan varsa, elbette olmaz. Bu işler iki tarafın rızası ile olur) dermiş. O itibarlı zat, (Herkes bize kendi isteklerini onaylatmak için geliyor. Hiç kimse bizim tavsiyemize uymuyor) diye yakınırmış.
Asaletin Önemi
Asâlet, diğer hasletlerle birlikte olursa kıymetlidir. Herkes Âdem aleyhisselâmdan gelmiştir. Her iyi kimsenin çocukları iyi olur, her kötünün çocukları da kötü olur diye bir kaide yoktur. Hz. Âdem’in ve Hz. Nuh’un oğlunun biri kâfir olmuştur. Nuh aleyhisselâm ile Lut aleyhisselâmın hanımı kâfir idi. Ebû Cehil kâfirinin oğlu ise, insanların en üstünlerinden, yanî sahâbî idi. Peygamber efendimizin öz amcası Ebû Lehep kâfir idi. Ana-babanızın günahkâr olmasından dolayı, sizlerin de iyi bir insan olamayacağı anlamını çıkarmanız çok yanlıştır. Allahü teâlâ, kötüden iyi, iyiden kötü yaratır. Kur’ân-ı kerîmde, birkaç yerde, (Ölüden diri, diriden ölü çıkarır) buyuruyor. (A.İmrân 27)
İslâm âlimleri bu âyet-i kerîmeyi açıklarken, (Kâfirden müslüman, müslümandan kâfir yaratır) buyurmuşlardır. Bunun için, soyunuzdaki kimselerin kötü olması, sizlerin de kötü olacağını aslâ göstermez. Hepimiz Âdem aleyhisselâmdan geldik. Dînimizde ırk üstünlüğü yoktur. Allah indinde üstünlük ancak takvâ iledir. (Allah indinde en üstününüz, O’ndan en çok korkanınızdır) buyuruluyor. (Hucurât 13)
Güzel huy bir asâlettir
Muteber olmayan bir kitapta diyor ki: (Asâlet olmayınca, verilen terbiyenin fazla tesîri olmaz. Bakırı ne kadar silip parlatsanız, üç gün sonra gene kararmaya başlar. Sun’î parlaklık kısa bir zaman devam edebilir. Altın hiçbir zaman pas tutmaz. Silmezseniz bile parlaklığını yine muhafaza eder. Şu hâdise, asâletin ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.)
Kitap muteber olmadığı gibi, bu fikir de, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere aykırıdır.
Bir kimse, asîl bir âileye mensup olmasa da, güzel huylu ise, dindar ise, onun için güzel huyu ve dindarlığı asâletten çok kıymetlidir.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(Güzel huy gibi asâlet olmaz.) [İ.Mâce]
(Kadın, malı, güzelliği, asâleti ve dindarlığı için nikâh edilir. Sen dindar olanı seç ki, maddî ve manevî nimete kavuşasın!) [Buhârî]
Nasîhat ile asâletsiz insan da terbiye edilebilir. Onun için Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:
(Nasîhat et, nasîhat mü’minlere elbette fayda verir.) [Zâriyât 55]
Asâletsiz olanı da terbiye etmek mümkün olmasaydı, Peygamber efendimiz,(Ahlâkınızı güzelleştirin) buyurur muydu? (İbni Lâl)
Hazret-i Lokman’a sordular:
- Edeb, asâlet, mal ve ilimden hangisi daha üstündür?
- Edeb asâletten, ilim maldan hayırlıdır. Oğlu, Hz. Lokman’a sorar:
- En iyi haslet nedir?
- Dindar olmaktır.
- Peki babacığım, bu haslet iki olursa?
- Dindarlık ve mal sâhibi olmak.
- Üç olursa?
- Dindarlık, mal ve hayâ.
- Dört olursa?
- Dindarlık, mal, hayâ ve güzel ahlâk.
- Beş olursa?
- Dindarlık, mal, hayâ, güzel ahlâk ve cömertliktir.
- Altı olursa?
- Oğlum, bu beş haslet kimde olursa, o kimse takvâ ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır.
En şerefli kimseler
Kur’ân-ı kerîmde ise meâlen buyuruluyor ki:
(Allah indinde en şerefliniz, takvâ ehli olanınızdır.) [Hucurât 13]
[Takvâ ehli olmak, Allahtan korkup dînin emirlerine uymak ve yasak ettiklerinden kaçmak demektir.]
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
(Bir kızın küfvünü [dengini] bulunca, hemen evlendiriniz!) [Tirmizî]
Görülüyor ki, kadını, kızı küfvüne, yanî dengine vermek lâzımdır. Küfv, erkeğin soyda, malda, din işlerinde ve şerefte kadına uygun olması demektir. Küfv demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir. Küfv olmak, erkeğin sâlih müslüman olması, namaz kılması, içki içmemesi, yanî İslâmiyete uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sâhibi olması demektir. Erkeğin, yalnız zengin olmasını, apartman sâhibi olmasını isteyenler, kızlarını felâkete sürüklemiş, Cehenneme atmış olurlar. Kızın da namaz kılması, başı, kolu açık sokağa çıkmaması lâzımdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hurmet-i musahere nedir?

Hıristiyan ve dinsizle, ateistle evlenmek

AİLEDE OTORİTE KİMDE OLMALI ?