NÜFUS PLANLAMASI
Nüfus planlaması ve doğum kontrolünü savunanlar şu
faktörleri ileri sürmektedirler:
• Nüfus hızla artarsa kişi başına düşen milli gelir fazla
olmaz. Nüfus artmazsa daha çok pay düşer, böylelikle kalkınma hızlanır.
• Fazla nüfusa yeterli iş sahası ülkemizde yoktur. Yeni iş
sahaları açmak için büyük yatırımlar gerekir.
Nüfus planlaması Türkiye için hayati bir zorunluluktur.
Çünkü teknoloji çağında güçlü olmanın da tek yolu vardır: Kalite... Problemli
yığınlar değil, eğitimiyle, işiyle, üretkenliğiyle kaliteli bir toplum...
Nitekim 50 milyonluk Fransa, 800 milyonluk Hindistan'dan daha güçlü ve mutludur.
• Nüfus arttıkça, hayatı sürdürmeye gerekli kaynaklar
azalır, işsizlik dev boyutlara tırmanır.
• Aşırı artan nüfusa yeterli su da ülkemizde yoktur. Bir
süre sonra susuzluk sinyalleri gelmeye başlayacaktır.
Karşı olanlar ne diyor?
Nüfus planlaması ve doğum kontrolüne karşı olanlar ise
bunlara karşı şu fikirleri ileri sürmektedirler:
• Kişi başına düşen milli gelir bir ülkenin mutluluk ve
refahını gösteren tek ölçü değildir.
• Nüfus planlaması konusunda Fransa, ABD, Almanya gibi
ülkeler samimi değildir. Çünkü bu ülkeler doğum ve göç gibi vasıtalarla kendi
nüfuslarını arttırmaya çalış-maktadırlar.
• Nüfus artışına uygun iş şartları için yeraltı ve yerüstü
zenginliklerimiz fazlasıyla mevcuttur. Artık bunları işleyecek teknik
imkânlardan da yoksun değiliz.
• Doğum kontrolü için verilen hap ve aletlerin kadın
organizması ve ruhi yapısı için pek çok zararları vardır.
• Nüfus planlamasında amaç doğum hızını azaltmak mı, yoksa
yeni doğacak çocuklara geçim imkânları sağlamak mı olmalıdır? Türkiye tabiatı
hangisine elverişlidir? Unutmayalım ki bugün tüketici denen genç kollar kısa
süre içinde yarın üretici olacaktır. Ayrıca çocuk sayısının fazla olması ana ve
babayı çalışmaya ve tasarrufa teşvik edecek, hatta ailenin moralini
yükseltecektir. Demek ki bazı ülkeler için nüfus artışı ekonomik yönden olumsuz
değil, belki de olumlu bir etkendir. Bu bakımdan nüfus planlaması konusunda
bizim daha çok, pek çok düşünmemiz gerekir. Bugün gelişmişliği ve refahı, bir
toplumda fert başına düşen gelirin artmasıyla tanımlamak meyli çoktan iflâs
etmiştir.
Nüfus planlaması ve doğum kontrolünü savunanlar anladığımız
kadarıyla bilimsel gerçeklerden ziyade dış ülkelerin empoze ettikleri bir takım
fikirlere dayanmaktadırlar. Meselâ bugün Fransa ve Almanya nüfusu arttırıcı
tedbirler almakta, nüfustaki yaşlıların oranının bir hayli artması ve genç
nüfusun, hatta genel nüfusun gittikçe azalması yöneticileri paniğe
düşürmektedir.
Sonra ailede çocuk sayısının tek olması, aile ve çocuk için
ciddi problemlere yol açabilmektedir. Çocuksuz ailelerin ise, mutluluk yönünden
oldukça sıkıntılı olduğu bilinmektedir.
Çeşitli ruhiyatçıların araştırmalarına göre, ailede 3 veya
4 çocuk olması halinde, çocuğun ruhî gelişmesi için en uygun ortam sağlanmış
olabilmektedir.
Ayrıca, çocuk sayısı fazla olan aileler daha üretken
olmakta ve gerek çocukları için gerekse ülke ekonomisi için daha çok fayda
sağlanmaktadır. Bu yüzden, nüfusun artması zaten milli gelirde de artış
yapmakta, kişi başına düşen pay eksilmemektedir.
Son bir nokta da bugün uygulanan nüfus planlamasının,
ülkemizde dengesizliğe yol açtığıdır. Gelişmemiş, fakir yörelerde ve köylerde
aileler fazla çocuk yapmakta, buna karşılık kabiliyetli, iyi yetişmiş ve maddi
durumları düzgün insanlar ise az çocukla yetinmektedir. Bu da yüksek kabiliyetli
insanların yetişme yolunu kesmektedir.
Çocuk yetiştirmeye şartları uygun olan varlıklı insanlar
ülkemizi bu imkândan mahrum etmemelidirler. Muhakkak ki az çocuk sahibi olmak
önyargısından sıyrılarak, yetiştirebilecekleri kadar sayıda çocuk sahibi
olmalıdırlar.
Yorumlar
Yorum Gönder