Sevgililer günü(Saint Valentine's Day)
Gerçek sevgi sonsuzdur!
14 şubatın sevgililer günü olduğunu geçde
olsa farkettik bişiler tıklayalım dedik. Sevgililer günü(Saint Valentine's Day)
Avrupa toplumunun dinlerinin asıl hükmünü kaybetmesi insanlar arasında meşru
olmayan ilişkilerin yaygınlaşmasının normal karşılanması ile ortaya çıkmıştır.
Ne eski dinlerde nede İslam dinin de yeri yoktur.
Sevgilileri ikiye ayıralım, yani yanlış
anlamayın sevgilileri ayıralım demedim iki tür sevgili vardır onu belirtiyorum
:o)
1) Özenti yada cinsel dürtülerine uyarak
sevgili olanlar=Bu sınıf hayatın yemek içmek ve eğlenmekten ibaret olduğunu
sanan bu insanlar gerçeğin farkına vardıklarında ömür sermayesini harcayıp
bitirdiklerini ancak farkederler. Oysa Allahu Teala şöyle buyuruyor:
EN'AM suresi 32. ayette Dünya hayatı bir oyun ve
eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki
daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?
3-ÂL-İ İMRAN: 14- İnsanlara kadınlar, oğullar,
yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden
aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya
hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî
hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.
2) Hayat arkadaşını yani evlenip ömrünü
geçireceği kişiyi seçmek için sevgili olanlar= Sevgili olarak flört edip
evlenenlerin propagandası yapıldığı gibi başarılı bir evlilik yaptıkları
söylenemez. İşte bir örnek:
medenifearless; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26
; İl: İstanbul
2 yıldır evliyiz. Hergün "Allah belanı
versin" demeye başladım. Artık her kavga ettiğimizde, eski sevgilisiyle beni
karşılaştırmaya başladı. Kavga bittikten sonra neden bu kadar iğrenç şeyler
söylediğini sorduğumda, "Sinir anında söylenmiş gerçek olmayan sözlerdi" diyerek
geçiştiriyor. O kadar da severek evlenmiştik. Onun için yapmadığım ve
yapamayacağım şey yokken yine de nankörlük yapıyor. Aman arkadaşlar evlenmeden
önce bin kere düşünün. Özellikle eşiniz olacak kadının geçmişini mutlaka
öğrenin.
Bu ilişkilerin %90’ı evlenmeyle
sonuçlanmıyor. En serseri ve asi genç dahi evlenmek istediğinde; hiçbir erkekle
konuşmamış, halk tabiriyle “erkek eli değmemiş kızlarla” evlenmeye can atıyor.
Flört tuzağının pençesinde kalan kızlar genelde ortada kalıyor, hatta gözünü
kadın tüccarlarının adresinde açanlar bile oluyor.
Dr. Cemal Zeki Önal, flörtçü kızların ortak
akıbetlerini güzel bir şekilde tasvir eder: “Aşkla şakalaşan kızlar, bıçakla
oynayan çocuklara benzerler, ekseriye yaralanırlar. Bu yaralar çok defa pek acı
kanar. Kız kızlığını, ulu benliğini kaybeder, türlü felaketlere uğrar". Erkek
ise yeni oyuncağından hevesini almış bir çocuk gibi konacağı yeni bir çiçek
arayama başlar. Diyelim ki, flört döneminden sonra bir kız ve erkeğin
evlendiğini düşünelim. Bunlar flört döneminde birbirlerine kendilerinin hoşa
giden yönlerini gösterirler. Aylarca süren tanışma ve derin dostluğa rağmen
kusurlarını, zayıf taraflarını birbirine göstermezler. Bu dönem içinde nefsâni,
şehvani istekler, cinsel dürtüler o kadar azmış olur ki, hemen evlenmek isterler
ve bu amaca ulaşmak için ikisi de birbirine bağlılık sözü verirler. Öyle sevgi
ve sadakat gösterişi içine girerler ki, evlendikten sonra ilişkiler ve
münasebetler dünyasında bu devreye hiçbir zaman bir daha tesadüf edilmez.
Tabiki erkek ve kadın bir biri için
yaratılmıştır Allah cc buyuruyor ki:
30-RUM: 21- Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin
için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir
sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice
ibretler vardır.
Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve
sellem de: Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler
evlensin.Çünkü evlenmek gözü daha çok muhafaza eder, namusu daha fazla korur.
Evlenmeye gücü yetmeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç kalkandır. buyuruyor.
Ama ne Peygamberimiz sallallâhü aleyhi
ve sellem zamanında ne de sonrasında hiç bir İslam âlimi kadın ve erkeğin
evlilik dışı yakınlaşmasına müsaade etmemiştir Hatta İmamı Rabbani hazretleri
kapalı bir odada evli bir erkek yada kadının mahremi olmayan biri ile bir cinsi
münasebet süresi kadar kalmaları nikahlarını bozar, ama örneğin kapı açıksa
hüküm bozulur demiştir.
ZİNA ETMEK İSTEYEN GENÇ
Asr-ı saadette Peygamberimiz (A.S.) Ashabıyla beraber bulunuyordu. Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:
- Ya Resulallah! Ben falanca kadın ile arkadaş olmak olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum dedi.
Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Resulullah'dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) bırakın o genci buyurdu. Resulullah, genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:
- Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi? diye sordu. Genç hiddetle:
- Hayır Ya Resulallah, diye cevap verdi. Resulallah:
- Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar. Sonra:
- Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin? diye sorduklarında genç :
- Hayır, asla! diyerek hiddetleniyordu. Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez buyurdu.
Sonra Hz.Peygamber (A.S.) mübarek elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti:
- Allah'ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla, buyurdu.
Genç, Resulallah'ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşamış!Resulallah:''Kadınlarınızın namuslu olmasını istiyorsanız başkalarının kadınlarına yan gözle bakmayınız'' diye emrediyor.
Asr-ı saadette Peygamberimiz (A.S.) Ashabıyla beraber bulunuyordu. Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:
- Ya Resulallah! Ben falanca kadın ile arkadaş olmak olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum dedi.
Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Resulullah'dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) bırakın o genci buyurdu. Resulullah, genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:
- Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi? diye sordu. Genç hiddetle:
- Hayır Ya Resulallah, diye cevap verdi. Resulallah:
- Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar. Sonra:
- Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin? diye sorduklarında genç :
- Hayır, asla! diyerek hiddetleniyordu. Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez buyurdu.
Sonra Hz.Peygamber (A.S.) mübarek elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti:
- Allah'ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla, buyurdu.
Genç, Resulallah'ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşamış!Resulallah:''Kadınlarınızın namuslu olmasını istiyorsanız başkalarının kadınlarına yan gözle bakmayınız'' diye emrediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder